Çarşamba, Aralık 30, 2020

Ağaç Ev Sohbetleri #71

 Bu haftanın konusu Mr. Kaplan'dan geldi:

"Görece bir kavram olan mutluluğun TDK sözlüğündeki karşılığı, "bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan saadet" olarak açıklanmakta. Peki sizin için mutluluk nedir? Mutluluk sürekli olarak elinizde tutabileceğiniz bir şey mi?"

İlk olarak TDK'ya itiraz ediyorum ve mutluluğun kesinlikle bir kez ulaşılınca sürekli olarak elde tutulabilecek bir şey olmadığını üstüne basa basa vurgulamak istiyorum. Mutluluk anlıktır, gelip geçicicidr. Doğru anda, doğru yerde olup yakalayabilene ne mutlu. O an bitti mi ara ki bulasın mutluluğu! 

Yazımın geri kalan kısmını Mr. Kaplan'dan alıntı yaparak tamamlamak istiyorum çünkü tamamen katılıyorum Mr. Kaplan'a.

"Çağdaş filozoflardan Slavoj Zizek, mutluluğun kişisel görüşlere göre değiştiğini ve kapitalist değerlerin bir ürünü olduğunu savunmakta. Zizek, insanın doğasında memnuniyetsizliğin hüküm sürdüğünü, gerçekte ne istendiğinin bilinmediğini ileri sürerken, istediklerine ulaştığı takdirde mutlu olduklarını zanneden insanların aslında aradıkları şeyin başka bir şey olduğunu fark edip tatmin olamadıklarını iddia ediyor.

Hayır, felsefe yapmayacağım. Ben mutluluğun sadece kapitalist değerlerin bir ürünü olduğunu düşünmemekle birlikte, Zizek'in mutluluğu tanımlarken ortaya koyduğu diğer görüşlere yakın hissediyorum kendimi. Mutluluk sanılanın aksine ulaşıldığında biteviye sürecek bir duygu değil bana göre de. Gökyüzündeki yıldızların anlık göz kırpışı kadar kısa, en fazla birkaç dakika süren bir hazzın doruk noktası. Etkisi zaman içinde süratle azalan, ardından yine doğamızda bulunan memnuniyetsizliğe evrilen bir olgu...

... Bu yüzden sonsuz ve büyük mutluluklar aramak yerine ulaşması çok daha kolay, küçük ama sayıca fazla mutlulukların peşine düşmek daha mantıklı bir yol.  ...

 ...

Mutlu olmak insana anlık bazda kendini iyi hissettirir. ... Yazarken düşünür, araştırır, cümleler kurar, bir çaba içine gireriz. Bütün bunlar sadece iki mutluluk kırpıntısı için. Birincisi yazıyı bitirip son kontrolleri yaptıktan sonra, eğer iyi bir iş çıkarttığımıza inanıp yayınla düğmesine bastığımızda, ikincisi yazımıza gelen yorumları okuduğumuz anda. Okurken de öyle, okuduğumuz bir yazı bize yeni bir şey öğrettiğinde ya da yazının içinde geçen bir cümle bizi gülümsettiğinde mutlu oluruz. Yani mutluluk bana göre yüksek haz aldığımız kırpıntılar, yıldızların göz kırpmasıdır. Bu yazımı okuyan siz okurların da mutluluk yıldızları bol olsun."


Neredeyse tamamını Mr. Kaplan'dan çektiğim kopya ile yazdığım bu haftaki Ağaç Ev yazımı Isaac Asimov'un sevdiğim bir sözüyle bitirmek istiyorum: 

 "Belki de mutluluk şudur: Başka bir yerde olmanız, başka bir şey yapmanız, başka biri olmanız gerekirdi duygusuna kapılmamak.” 



Mutlu olduğumuz her an bir mucize aslında. 
Yakalayınca o anları bitene dek tadını çıkarmak lazım. Sonsuza dek sürecek -var olmayan- mutluluklar ararken her gün karşımıza çıkan kısa, küçük mutlulukları kaçırmayalım. 

2021 yılı için herkese bol bol mutluluk anları diliyorum :)


20 yorum:

  1. yazdım demedin ama neyse gördüüm :) aldım listeye şimdi, yarın okuruuum geliiip :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç saatte yazdım, sonra da hemen uyudum :D Ben yazamadan sen görmüşsün ;)

      Sil
  2. Keyifle okudum. Bu hatanın ilk agac ev sohbetini de sizden okudum. Okuma listemi gece takip edip, blogumu da yapabilirsem gece yazıyorum. Bu sebeple kaplanın yazısını da bir kolaylamiş oldum😉 sonda verdiğiniz alıntı bir motto❗ilk defa duyuyorum ve unutmayacağım. Görüşlerinize katılıyorum, tdkya biraz ben de kırgınım. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Mr. Kaplan'ın tamamen katıldığım sözleri üzerine bir şey dememe gerek yoktu ama TDK'ya itirazımı belirtmek ve Asimov'un sözünü paylaşmak istediğim için yazayım dedim :D

      Sil
  3. Neyse ki hayatın içinde istediğimiz mutluluk anlarından bolca var Mrs Kedi. Sorun belki de onları fark edemeyişimizde. Isaac Asimov'un "Belki de mutluluk şudur: Başka bir yerde olmanız, başka bir şey yapmanız, başka biri olmanız gerekirdi duygusuna kapılmamak." sözüne katılıyorum. Keşkelerden uzak durup, iyi kilere alışalım. Neden ben diyeceğimize iyi ki ben demeyi bilelim. Kendimizi sevmeyi öğrenelim başkalarını sevmeden önce. Kendini sevmek bence mutlu eder insanı:)

    O kadar küçük şeyler mutlu etsin ki bizi. Bir arkadaş yorum yapmış, çok hoşuma gitti benim de. "Nefes alabiliyorsam, mutluyum." demiş. Bu bir noktada deep'in felsefesini hatırlatıyor ama değil. Nefes aldığımızı ne kadar fark ediyoruz, günlük telaş içinde. Mutluluk güzel anları fark etme sanatıdır bana göre. Yoksa bütün canlılar nefes alıyor. Istırap çekerken nefesimizi tutmuyoruz herhalde. Yani nefes alırken sadece bunu düşünüp konsantre olabiliyorsak ne ala. Bak şöyle dersem daha iyi anlaşılır. Tertemiz bir orman ya da deniz havasında gözlerimizi kapatıp, kollarımızı açarak derin bir nefes almamız, o bol oksijenli havayı derin derin içimize çekip ciğerlerimizi doldurmamız ve bunun farkına varmamız ne kadar mutluluk verici değil mi? Şu an evimizde aldığımız nefesle alakası var mı? İşte mutluluk veren nefes farklı bir durum. Sadece nefes almamız yetmez mutlu olmamız için. Nefes aldığımız esnada bunun farkına varıp bu eylemden büyük haz duymaktır esas olan. Bu anın verdiği mutluluğu daha yoğun hissedebilmek için şükür etmek yolunu seçen şükredebilir elbette, bence sakıncası yok:)

    Şarkıyı ilk kez dinledim ve beğendim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine her kelimenize katılıyorum Mr. Kaplan. Bu konuda %100 aynı sayfadayız sizinle :)

      Sil
  4. Ahahaha, bayıldım ‘neredeyse tamamını ...’ şeklinde devam etmene. Fakat son cümle tüm tartışmalara noktayı koyuyor aslında. O cümle tam beni tanımlıyor. Oysa ki, sevgili C.’ye yazmıştım önceden, anın tadını çıkarmayı öğrendim 51. yaşımda bir sabah, siz de göreceksiniz o günleri diye. Breh, breh, büyük büyük de konuşuyorum bazen. Tamam doğru, dediğimi yapıyorum ama arada hala Asimov’un cümlesindeki insan oluyorum. (Sevgili C., bu satırları okursanız şakın telaşlanmayın, sizin doktorun dedikleri hala geçerli, arada oluyor sadece🤗). Bence, bir sürü fikir öne sürüldü bu konuda ama, sevgili Kedi, senin yazdığın, daha doğrusu aktardığın bu cümle konuyu tam olarak açıkladı ve özetledi. Ay sen çok yaşa 🙏❤️🧿

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazısından bu kadar faydalanmak Mr. Kaplan'a ayıp olur mu acaba diye düşündüm ilk önce ama sonra "Yok canım Mr.Kaplan anlar beni" dedim kendi kendime :D Asimov'un sözü gerçekten konuyu özetliyor bence de :)

      Sil
    2. Ne demek Mrs. Kedi, bilakis mutlu oldum:)

      Sil
  5. mutluluğun anlık olduğuna tabisideki katılmıyorum, mutluluğu bu şekilde anlık yaşayıp kaybedenler için üzülüyorum yani, sanki o zaman genelde bakınca mutsuzluk daha fazla gibi gözüküyor bir de, kısa anlarda mutlu olup diğer anlarda mutsuz olmak, çok üzücü yaa böyle yaşayan insanlar varsa yanii :) asimov güzel demiş tabi, uzakdoğu felsefesi onun söylediği :) o zaman 2021 de bir günde en az birkaç yüz kısa mutluluk anı yaşasın herkes :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mr.Kaplan'ın blogunda da yazdım sana cevap ama tekrar yazayım. Mutlu anların dışında mutsuz değiliz de "nötr"üz diyelim. Mutluluk bir zirve, her an o zirvede duramayız. Mutluluk anlarının dışındaki anlar sıradan, normal, iyi, kötü, sıkıcı... Değişir. Mutluluk, uzun zamandır görüşemediğin bir arkadaşına kavuşup sımsıkı sarıldığın anda hissettiklerin; mutluluk oh be nefes almak ne güzel yaşıyorum işte dediğin an. Mutluluk anları dışında da iyi hissedebilir insan ama kimse 7/24 mutlu kalamaz. Halinden, hayatından, her anından memnun olabilir ama sürekli mutluluk zirvesinde değildir kimse bence. Yani yine kavrama yüklediğimiz anlamla ilgili tüm tartışmamız :)

      Sil
    2. bilemedim valla ben her an mutluluk duyulduğunu düşünüyorum, arkadaş olmasa da hiçbişi olmasa da, nötr değil mutlu olunduğunu düşnüyorum, nötr iyi kötü sıkıcı anlamadım bunu ama oluyodur tabii bazı insanlarda yani, mutluluk tabiside zirve değil, sürekli olan bişey, her sabah uyandığında ağacı görmekle kuşu görmekle başlayıp gece uyuyana dek huzur ve keyif hali. uzun zamandır görmediğin birini görmek de aynı şey, sabah kalkmaktan bir farkı yok, yani hepsi eşit, birini görmek, sabah uyanmak, aynı değerde ikisi de :) halinden hayatından memnun olmak mutluluk işte içinin kıpır kıpır olması by her gün, yaşama heyecanı duymak her gün, her an keyifli olmak. mutluluk zirvesi ne yaaa, bu da nerden çıktı ki :) mutluluk günün her anında olur, inip çıkmaz, zir ve pik filan yok :) valla ben üzüldüm kaplan ve senin yorumlarına. işallah sölediğinizden daha keyiflidir yaniiii :)

      Sil
    3. Deep, ancak yeni dönebildim:) Seninle epey tartıştık bu konuyu. 2021 yılı için günde en az birkaç yüz kısa mutluluk anı yaşasın herkes dileğine katılıyorum. Bana göre günde ortalama yüz an bile bizi mutlu kılacak yeterli bir sayı. Her an, ortalama doksan saniye imiş. Biraz mühendislik yapayım:) 90*100/86 400= 10,4 % Yani bu, gündelik yaşamımızın yüzde onundan biraz daha fazla yapıyor:)))

      Sil
  6. Biraz kopya çekilmiş ama fikirler örtüşünce yol farklı olsa da aynı kapıya çıkılıyor :) Mutluluklar anlardan oluşur bence de ama yaşanıp bitince ardında iz bırakmadan kaybolan cinsten anlardan değil. Beynimizde, kalbimizde, fotoğraf makinelerimizde, konuştuklarımızda, yazdıklarımızda kendilerini belli ederler üstlerinden zaman geçse bile :) Yazıyı bitirdiğiniz Asimov'un sözü de ne kadar güzelmiş. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu anları hatırlamak da mutlu eder insanı :) Çok teşekkürler :)

      Sil
  7. heey bu son öykümü sevdiysen o zaman kelime oyunu 4 yazımı okusanaaa lüfteen, ordaki eitha adlı öykümü okusanaaa uygun oluncaaa :) eitha nın devamını da yazcam, arkadaşlar istedi :)

    YanıtlaSil
  8. Yanıtlar
    1. içimize dönüp bakmayı, bulmayı öğrenmek zor olan belki de...

      Sil
  9. Küçük şeyler.. küçük şeyler, bizi sevindiren ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O küçük şeyleri hatırlatıp mutlu ediyorsun beni hep candan ötem :)

      Sil

Başka Dünyalar

Bu yıl kendime doğum günü hediyesi olarak bir gömlek aldım ama gömlek bir türlü elime ulaşmadı. Firma, çok yoğun olduklarını, kargoların sır...