Dalga dalga gelir hayat bazen. Üst üste çarpar, yerden yere vurur. Savaşmak faydasız olur. Ben bu kez savaşmak yerine akıntıya kapılmayı, dalgayla bir olmayı; nefesimi, enerjimi boşa harcamak yerine sonrası için saklamayı deniyorum. Nereye götürmek istiyorsa oraya götürsün, yerden yere vurup kıyıya bıraksın dalgalar beni. Bakarsın sörf yapmayı öğrenirim arada :D
Yıllardır kendi kendime sorup duruyorum: "Hayat bu mu? Bu kadar mı? Her şey bundan ibaret mi?". Cevabım hep aynıydı: "Hayır olamaz, olmamalı!". Ama son günlerde cevabı değiştirdim: "Evet, hayat bu, bu kadar! Daha ne olsun?"
Yeryüzündeki tüm insanlar doğuyor, yaşıyor, ölüyor. Başı aynı, sonu aynı. Yaşarken ne yaparsak yapalım hikayenin sonu değişmeyecek. O zaman elimdeki kısıtlı zamanı yani hayatı hayıflanarak ya da isyan ederek harcamak istemiyorum. Onun yerine dünyanın, hayatımın güzel yanlarına odaklanmayı seçiyorum.
Eşimle 2005'in son günü tanıştık ve 2006 yılının ilk sabahına sevgili olarak günaydın dedik. Tam 15 senedir birlikteyiz. Aynı kitapları, aynı dizileri, aynı filmleri, aynı oyunları seviyoruz. Birbirimizden çok başka filmleri, çok başka dizileri, çok başka kitapları, alakasız oyunları da seviyoruz. Birbirimize çok benziyoruz, birbirimize hiç benzemiyoruz. Birlikte eğleniyoruz, sohbet ediyoruz; ayrı ayrı da eğleniyoruz, arkadaşlarımızla sohbet ediyoruz, başka planlar yapıyoruz. Birbirimizi hep destekleyip ilham veriyoruz. İkimizde yazıyoruz, o buna ek olarak çizebiliyor da :)
Tekrar dünyaya gelsek ve evlenmek kaçınılmaz olsa yine Evrim'le evlenmek isterim çünkü onunlayken bile evlilik zorsa başka biriyle imkansız. Adam 15 yıldır beni, bana rağmen hiç vazgeçmeden seviyor! Ben de onu kısıtlı sevme becerime rağmen kendimden vazgeçecek kadar seviyorum.
Kızımız var, Arya :) 7,5 yıldır hayatımızda. İyi ki diyoruz, keşke diyoruz; çok seviyoruz, çok kızıyoruz; birlikte çok eğleniyoruz, saçımızı başımızı da yolluyoruz çok. Çok zorlanıyoruz, bazen de ne kadar kolay olduğuna şaşırıyoruz. Hep uçlardayız :))))
Yeşile ve maviye yakınız. Güneş olunca ister dağ tepe doğaya dalıyorum, ister evdekileri de önüme katıp sahile iniyorum. Bir elimi yeşile, ağaca, toprağa; bir elimi maviye, denize, göğe uzatıyorum.
Mesleğim var, 5.yılımı doldurdum ki benim için bu da başlı başına bir mucize :P Liseden başlayarak yaptığım ve sıkılınca çat diye bıraktığım işleri alt alta yazsam kariyer günlerinde tek başıma en az 10 kişilik meslek tanıtımı yaparım :))))
Ailemiz var, arkadaşlarımız, dostlarımız. Sağlıklıyız. Daha ne olsun? Hayat bu! Bu kadar! Yetinmeyi öğreniyorum. Dalgalara yenilmiyorum, tam ortasına dalıp en büyük dalgayla ayağa kalkıp dalganın sırtında süzülmeyi planlıyorum :)
Dipnot: Büyük konuşmak istemiyorum. Artık yıkamaz beni dalgalar demiyorum. Hatta tersine yerden yere vurulmayı göze alıyorum ama inat ettim öğreneceğim ben bu dalgalarla dans etmeyi, sörf yapmayı :)
Sevgili Kedi, yaş kırk oldu mu, çok merak ettim 🤗. Ben kırkıncı yaşımda bu yazdıklarınızı hissetmiş ve ruhen rahatlamaya başlamıştım. Ancak o yaşımda; ‘ hayat bu mu, bu kadar olamaz vs ‘ demeyi bırakıp, sizin gibi ‘ evet, hepsi bu ve ben bunu olduğu haliyle yaşamaya hazırım’ demeye başlamıştım. Yakaladığınız Harika uyum hiç bozulmasın, sevgi ve sağlıkla yaşayın 😍
YanıtlaSil86'yım,yaş 35 oldu ama son 2-3 senede ben 5-10 sene büyüdüm yani bu hesapla 40 olmuştur :)) Çok teşekkürler, sevgiler :)
SilInsan yetinmeyi bildikçe iyi oluyor.
YanıtlaSilYetinmeyi bilmek için önce görmek, fark etmek gerek. Şikayet etmekten fark edemiyoruz bazen.
SilHayatta sevdiğin insanla birbirini bulmak kadar güzeli yok. Sevginin yaşamı güzelleştirdiğine inanırım . Herşey her zaman mükemmel olamaz, olsa güzelliklerin kıymeti kalmaz. Mutluluğun daimi olsun.
YanıtlaSilHayatta sevdiğimiz birini bulmak ve onun da bizi sevmesi gerçekten güzel bir şey! Çok teşekkürler, sevgiler :)
Silİşte bu, bu kadar basit. Benim hayat felsefem bu. Sizin kadar düzgün ifade edemezdim ama yazabilseydim eğer, aynı satırları yazardım hayat hakkında:) İnanmıyorum kişisel gelişim zırvalarına, yok hayat elinizdeymiş, yok efendim hayatı siz istediğiniz kıvama sokabilirmişsiniz, mutluluk avuçlarınızın içindeymiş diyenlere. Hayata kafa tutmamak gerek. Çünkü her zaman güzel şeyler sunmaz insana. Hayatı güzelleştiren ve mutlu olmayı sağlayan ona ayak uydurmamız, doğal görmemizdir.
YanıtlaSilDurun, durum çarşı karıştı, Mrs Kedi:)))
Eşime okudum yazınızı, büyük bir tartışmaya giriştik:) Sen kişisel gelişim kitabı okumamışsın, orada yazanlar da aynı şeyden bahsediyor. Kızımızı örnek verdi. Küçükken biraz ötedeki bakkala gitmeye korkardı. "Bu tür kişisel gelişim kitapları kendime güven duymamı sağladı." demiş annesine. Şimdi bambaşka biri, dünyanın bir ucuna koy, başının çaresine bakar. Her şeyin üstesinden gelir.
Peki, o zaman başa dönelim.:) Sorun her şeyi değiştirebilir miyiz hayatta? Yoksa ona uyum mu sağlamalıyız? Belki aynı şeyleri düşünüyoruz. Kafam karıştı. Oysa ne kadar netti fikrim. Yine de her şeyi değiştiremediğimizi düşünüyorum. Zorlamaya gerek yok. Ya uyum sağlamak ya da dönüp yola devam etmek gerek. Onu öyle bırakıp yeni bir sayfa açmak.
Uyum önemli. Uyum her şeyin gönlümüzce olması anlamına gelmiyor. Mükemmelliği aramak boşuna bir heves. Enerjimizi tüketmemeliyiz boş yere. Hayatımızı şekillendirmeye çalışmak yerine kendimizi ona uydurarak yakalamalı mutluluğu. Doğal karşılamak hayatın getirdiklerini, getireceklerini...
Son okuduklarımla çelişiyor mu bu düşüncelerim, bilmiyorum. Enerji yayıyoruz DNA'larımızla, pozitif ya da negatif. Belki pozitif düşünerek bazı şeyleri yoluna sokabilecek kabiliyete sahibiz. Fakat bunun da bir sınırının olduğunu bilmek gerek değil mi?
Son derece dingin başladığım bir yorumu böylesine bitkin bitireceğim hiç aklıma gelmezdi:) Bu da hayatın bir gerçeği...
Sevgili Mr. Kaplan, kişisel gelişim kitaplarını asla ama asla uygulayamıyorum :)) Faydalanmaya başaranlara hayranlık duyuyorum ama bir şey benim içimde doğuştan yoksa ben onu dıştan gelen bir kuvvetle edinemiyorum ya da tam tersi varsa yok edemiyorum. Benim motor içten yanmalı :))) Bence de hayat karşısında sınırılıklarımız reddedilemez. Kesinlikle hayata kafa tutmak her şeyi değişrebileceğimiz anlamına gelmiyor. Tabi ki kuzu gibi duralım, ot gibi yaşayalım değil ama işte bazen de kendimizi de boş yere hırpalamanın gereği yok. Nerde kafa tutup nerede uyum sağlayacağımızı çözerse tamamdır bence :))
SilSabah fark ettim bunu. Mesajında "bırak boş konuşalım dert konuşacağımıza" dedin ya, ah dedim kedicim aydınlanmış :) Hep böyle pırıl pırıl aydınlık kal, dediğin gibi inişler ve çıkışlar oluyor, şimdi yukarıdaysan yarın aşağıda olabiliyorsun hayat bu. En çok kendini baltaladığın huyun şu: iyiyim, bi tuhaflık var, kötü bi'şi olacak. HAYIR. Bu olmayacak evet aksilikler olumsuzluklar da olacak ama bu şu an iyi olduğun için, buna kafa tutmak olarak olmayacak, bu hayatın doğal akışı olduğu için olacak ve sen aynen Warhol gibi "so what." diyip devam edeceksin :) Yolun açık olsun canım benim....
YanıtlaSil(imza.kelin merhemi)
Ay buna bayıldım.. (imza. kelin merhemi) :)
SilHayatın dalgalı deniz olduğunu öğrendim ve şu işe bak ki, ben de dalgalı denize bayılırım... hele üstünde bir teknedeysem daha da.. :) Sanıyorum sen de, C. de, Kaystros da.. ne dersiniz?
Momentos biliyor musun ben küçükken dalgalı denize bayılırdım. Deniz hep dalgalı olsun, dalgalar kocaman olsun,biz hep dalga oyunu oynayalım. Böyle o kacaman dalga gelirken bekleyelim, sonra hop zıplayıp dalgayla birlikte havalanalım :)))
SilBüyükler "Bugün deniz dalgalı, keyfi çıkmaz, yüzülmez" derlerdi hatırlıyorum. Büyüdükçe ben de onlar gibi oldum galiba fark etmeden, unuttum denizin dalgalarına uyup havalanmayı. Şimdi yeniden öğrenmenin tam vakti!
Canım C., biz alıştık bence artık o tahteravalliye. Bir en tepede bir en aşağıda :)))) Ama şu sıralar ben ne tepedeyim ne de dipte. Ayaklarım yerde, hafif hafif salınıyorum. Gözümü en tepeye dikmiyorum ki kendimi küt diye yerde bulmayayım :))) Bak bu kez büyüdüğüme inanıyorum. Bu kez kabullenmem mağlubiyeti geçici olarak kabul etmek gibi değil, bu kez kabullenişim bir ferahlık, bir nefes arayışı da değil. Bu kez sadece bu kadar işte diyebilmek :) Bu kadarcık hayatım aslında o kadar çok ki! Yeniden görüyorum, sanki ilk kez görüyorum :)
SilAnammm, biz seninle yaz tatili arkadaşı olmalıyız.. dalgalara çığlık çığlığa koşarak kendimi bırakıp, sonrasında da kahkahalarla güldüğümde, sahilde olay var diye bakıp neşelenen ve akabinde eğlenceye katılan çok insan gördüm. Bir kıvılcım yeter neşelenmek için. Evet evet, sahilde dalga gördüğünde beni hatırla.. ben de seni :)) <3
Sil