Pazar, Aralık 27, 2020

Hayat ve Hayati Kaptan - 14. Bölüm

Hayat ve Hayati Kaptan apartmandan içeri girip sessizce asansöre bindiler. Dördüncü kata çıkmak yüz yıl sürdü. Dördüncü kata çıkan o dört duvar arasında yüz yıl düşündüler, yüz yıl sustular, yüz yıl yaşlandılar. Sonunda asansör durup kapı açıldığında aralarında olabileceklere dair yüz milyon olasılığı ölçüp tartmışlardı.

Hayat usulca kapıyı açıp içeri girdi, Hayati Kaptan içeri girip usulca kapattı kapıyı.

- Siz şöyle salona geçin isterseniz, ben misafir odasını hazırlayayım.

- Zahmet veriyorum size...

- Ne zahmeti...

Hayat, misafir odasını hazırlarken "Dur, daha fazla düşünme Hayat! Düşünüp daha da küçülme Hayat!" dedi kendi kendine. Odayı hazırladıktan sonra eniştesinin eşyalarından Hayati Kaptan'a uyacak bir şeyler seçti ve misafir odasındaki yatağın üzerine bıraktı. Tüm bunları yaparken eli ayağına dolanıyor, kalbi delicesine çarpıyordu. Bir an "içerideki Rıfat olsaydı..." diye geçirdi içinden. İçerideki Rıfat olsa muhtemelen çoktan misafir odasına gelmiş, bir yandan Hayat'a yardım ederken bir yandan da yine o komik hikayelerinden birini anlatıyor olurdu. Keşke öyle olsaydı diye geçirdi Hayat bu kez içinden: "Keşke içerideki de, aklımdaki de, kalbimdeki de sadece Rıfat olsaydı". Doğrusu buydu. Ama hayat her zaman doğru değildi. Eğrisiyle doğrusuyla, acısıyla tatlısıyla yaşıyordu insan şu hayatı. Az sonra salona giren Hayat:

- Odanız hazır. Banyo koridorun sonunda. Mutfak da hemen girişte, sağda. 

- Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım burada kalarak sizi zor bir duruma düşürmüyorumdur.

- Merak etmeyin, zor bir durumda kalmıyorum. Siz dinlenin, ben köşedeki bakkaldan bir şeyler alıp geleceğim.

- Ben gideyim isterseniz. 

- Teşekkürler, ben halledeyim.

Hayat, köşedeki bakkaldan ufak tefek bir şeyler alıp eve döndü. Mutfağa girip kafasındaki düşüncelere kapılıp boğulmadan yiyecek bir şeyler hazırlamaya çalıştı.  Normalde yemeği mutfakta yerdi ama şimdi burası gözüne çok küçük, birbirine yabancı iki kişinin bir arada duramayacağı kadar dar göründü. Salondaki yemek masasını kullanmaya karar verdi. Salona girdiğinde Hayati Kaptan'ı camın önünde buldu. 

- Kusura bakmayın sizi beklettim. Yiyecek bir şeyler hazırladım.

- Keşke uğraşmasaydınız hiç. Akşam akşam size yük oldum, iş çıkardım. Kusuruma bakmayın lütfen.

- Ne demek! Yalnız olsam da bir şeyler hazırlayacaktım zaten. 

- Sofra için yardım edeyim size.

Mutfağa bir iki kez gidip gelerek sofrayı kurdular. Masaya oturduklarını sessizliği bozan Hayati Kaptan oldu.

- Tekrar teşekkür ederim nazik davetiniz ve misafirperverliğiniz için.

- Rica ederim. Kim olsa aynısını yapardı. 

- Burada kalabileceğiniz bir ev olması büyük lütuf. Hava koşulları yüzünden olur olmadık zamanda seferler bir anda iptal olabiliyor.

- Evet biz gençliğimizde de sık sık burada kalırdık Rıfat'la. 

Hayat bir an kurduğu cümleden pişman olup hemen ekledi:

- Tabi o zamanlar teyzemler henüz İzmir'e taşınmamışlardı. Rıfat'la kuzenim Kenan da yakın arkadaştırlar. 

- Anlıyorum. Sanırım gençlik yıllarınızda hep bir aradaydınız Rıfat Bey'le.

- Evet çok yakın arkadaştık. Hâlâ da öyleyiz.

Kısa bir sessizlikten sonra Hayati Bey:

- O'na değer verdiğiniz belli. Çok şanslı biri Rıfat Bey. O da size çok değer veriyor. Yasemin sizin birbirinize çok yakıştığınızı, Rıfat Bey'in niyetinin ciddi olduğunu, bu kez sizi almadan gitmeyeceğini düşünüyor. 

Hayat o gece ilk kez gözlerini kaldırıp Hayati Kaptan'ın yüzüne, gözlerinin içine baktı. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti.

- Haddimi aştıysam özür dilerim Hayat Hanım. Ben sizi incitecek bir şey söylemek istemezdim. Ben sadece... Üzgünüm.

- Üzülmeyin Hayati Kaptan. Rıfat çok iyi biri, birbirimize de çok değer veriyoruz gerçekten. Ama mevzu bahis bir ömür aynı yastığa baş koymaksa herkes siz ve Yasemin Hanım kadar şanslı değil sanırım.

- Birkaç ay önce başka birisi söyleseydi şu sözlerinizi mutlulukla "Haklısınız" derdim. Ama şimdi... Şimdi varlığımla yokluğum bir bu evlilik içinde. Bir fırtınaya tutuldum sürükleniyorum sanki. Oysa evlilik güvenli bir liman. Neyse... Her şey için çok teşekkürler, ellerinize sağlık!

- Teşekkürler. Afiyet olsun.

Hayat masadan kalkıp sofrayı toplamaya başladığında Hayati Bey de ona yardım etti. Masadakileri bir bir mutfağa taşıyorlardı. Elindeki tabaklarla mutfağa giden Hayat, Hayati Bey'in ne demek istediğini düşünüyordu. Olabilir miydi? Acaba Hayati Kaptan'la Hayat aynı fırtınaya kapılmış, aynı dalgalarla mı boğuşuyorlardı? Elindeki tabağı tezgaha bırakıp dönen Hayat, elindeki bardakları masaya bırakıp dönen Hayati Kaptan'la burun buruna geldi. İşte yine aynı şey olmuştu. Dünya durmuş, yer ayaklarının altından kaymış, her şey bir anda manasını yitirmişti. Gözlerini birbirlerinden alamıyor, aylardır dalga dalga gelip benliklerini ezen, köşeye sıkıştıran, nefessiz bırakan o sancıya daha fazla karşı koyamayacaklarını hissediyorlardı. Göğüslerini sıkıştıran, ikisini de nefessiz bırakan o ağrı şimdi göğüs kafeslerini parçalayıp çıkmak istercesine yakıyordu içlerini. Sonunda Hayati Kaptan, Hayat'ı belinden yakalayıp kendine çekti. Dudakları buluştuğunda artık Fındıklı'da bir apartman dairesinin dördüncü katındaki sıradan bir mutfakta değildiler. Hatta yer yüzünde bile değildiler artık. Bedenleri orada öylece ne kadar süre kaldı söylemek mümkün değil ama tüm benlikleri evrende sonsuz bir yolculuğa çıkmıştı.


*Şarkı: Bir Günah Gibi - Ajda Pekkan

Hikayenin başı çok gerilerde kaldı. Şuraya ilk bölümün linkini bırakıyorum. Hayat ve Hayati Kaptan'ı bu noktaya getiren o ilk karşılaşmayı okumak gerek mutlaka. Diğer bölümleri de ilk bölümün altına bıraktım. Hikayenin sonunu çok uzun zaman önce yazdım ama aradaki bölümler gelmek bilmedi bir türlü. Ama artık az kaldı, sona yakınız. Sanırım 1-2 bölüm sonra bitecek Hayat ve Hayati Bey'in hikayesi.

19 yorum:

  1. Okuyucu mutlu sondan yana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu son deyince o kadar çok şey söylemek istedim ki :) Mesela masallar hep prensler prenses evlenince biter yani mutlu sonla. Ama işte hikayenin anlatılacak kısmı orda bitmiştir. Demek ki gerisi anlatılmaya değer değer değil :D Bu hikayede mutlu son çok zor çünkü hangi aşkı seçersem seçeyim iki kişi bedbaht olacak. Ya Hayat ile Hayati ya Yasemin ile Rıfat. Ama hayat bu belli olmaz belki bir çare bulunur :)

      Sil
    2. Sabırsızlıkla bekliyorum :)

      Sil
  2. Oyy.. kaçamadılarrr... yağmurdan fırtınadan kaçamadılar işte.. Nasıl bir son yazdığını düşünmüyorum hiç. Bıraktım ben de kendimi bu fırtınaya.. hadi bakalım :) eline sağlık KuyruksuzKedim.. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Momentoscum :) Ben hikayeyi belli bir çizgide anlatmaya çalışıyordum ama eşim "Aşk olmadan aşk hikayesi mi olur? Bir sal artık şu Hayati'yi, yapsın hamlesini!" deyince ben de bıraktım kopsun fırtına :)

      Sil
    2. hahahahahhaha.. eşinin alnından öpüyorum valla :)))

      Sil
  3. eh bunu bekliyorduk, bir süre ilişkileri olur gibi, bence sonra bitecek ama yani :) hayat rıfatla evlenecek, hayati evine dönecek :) en sevdiğim eski türk filmi, vesikalı yarim gibi bitecek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vesikalı Yarim'in tamamını hiç izlemedim ama aklımda kaldığı kadarıyla oradaki kadın karakter pavyonda çalışıyordu sanırım. Yani Hayat'la pek benzemiyor ama hikaye genel olarak benziyordur belki. Bilemedim.

      Sil
    2. Yerli pretty woman değil mi? :D Hiç alakası yok yahu, Hayat hanım'ı manastıra kapatacağız yakında. Mary Hayat Elisabeth. The second.

      Sil
    3. Ben de kuramadım alakayı ama filmi de tam bilmiyorum işte :D

      Sil
    4. Daha yeni fosforlu cevriye kitap okumasını bitirdik, o yüzden ben söyleyeyim. Cevriye, tam bir başına buyruk sokak kızı. Evi, barkı yok, paraya htiyacı olduğunda ise sadece ve sadece canın istediğiyle olan, sokakta yaşayan, ilkeli bir kız. Suat Derviş' in yazdığı romanla filmlerin hiç alakası yok. Filmde Cevriye' nin sadece bitirim kız halleri var. Hayat' ın yaşamı ile de hiç alakası yok.. aslında deep, türk filmi derken yanlış örnek vermiş. :)

      Sil
  4. Çok heyecanlı bir bölümdü. Nefesimi tutarak okudum gerçekten. Gerçi Hayati Bey, Hayat Hanımın teklifini kabul ettiği andan itibaren kader ağlarını örmeye başlamıştı ama yine de neler olacağını kestirememiştim. Şimdi Hayat Hanım, yuva yıkan kadın mı oldu?:) Şimdi bu öykünün nasıl sonlanacağını daha da çok merak ediyorum Mrs. Kedi:))

    ps. "O da size de çok değer veriyor." sanırım "de" gözden kaçmış;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Mr. Kaplan, hemen düzeltiyorum. Bu kez ağları kader değil, bizzat Evrim ördü :))

      Sil
  5. Bu hikayenin sonu hazır mi yoksa henüz karar vermedin mi bunun meraki icindeyim🙃🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonu hazır. Yazdım kenara koydum. İnşallah yakında ercez o noktaya ama şimdilik "Biz daha bitmedik, diyecek sözümüz var" diyor Hayat ve Hayati :)

      Sil
  6. Emeğinize sağlık mutlu yıllar

    YanıtlaSil
  7. olacaklar zaten belli olmuştu :) bu saatten sonra hayatlarındaki diğer kadına ve adama yazık etmeden onlardan ayrılsalar bari. hayati eşini artık sevmiyor olabilir, hayat da diğer adamı sevmiyor olabilir o zaman yalan bir hayata devam etmenin anlamı yok, yazık hayatinin eşine yani :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimiz kendimize göre değerlendiriyoruz durumu ama Yasemin Hanım'a sorsak ne der acaba? Ya da Rıfat'a sorsak... Bilemiyorum...

      Sil

Mutluluk Veren Küçük Şeylere Devam

Her Güne Üç Güzel Şey blogunu severek takip ediyorum. Bu serinin ilham kaynaklarından biri o blog olabilir :) Bugünkü küçük mutluluk kaynakl...