Cumartesi, Aralık 04, 2021

Bildiğimiz Dünyanın Sonu

Doppler ile başlayıp Volvo Kamyonlar ile devam eden serüvenin sonuna geldik. Son kitabın adı: "Bildiğimiz Dünyanın Sonu". 



Bu kez ne yazacağımı pek bilemiyorum.

Volvo Kamyonlar'ın sonunda evine dönmeye karar veren Doppler'in peşine takılıyoruz bu kitapta. Doppler evin yolunu bulsa da kendini ve dünyadaki asıl yerini bulması pek kolay olmuyor. Kitabın büyük bölümünde o kadar saçma şeyler yapıyor ki... Detaylar özetlenecek gibi değil pek. Hatta bazı şeyler gerçekten oluyor mu yoksa Doppler'in hayal aleminde mi yaşanıyor tüm bunlar acaba diye merak ediyor insan okurken.

Eski evinin bahçesindeki ağaçta kamp yaptığı günlerden, evin bodrumunda yaşadığı günlere; sokaklara düşüp dilenci olmaktan, Danimarka'da porno yıldızı oluşuna kadar uzanan karmaşık zamanlardan sonra Doppler, hikayenin en başında gittiği yere, ormana geri dönüyor. "E madem burada bitecekti, keşke hiç ayrılmasaydı ormandan" derken buldum kendimi. Ama insanın gerçekten kendini bulması için önce iyice kaybolması gerekiyordur belki. Hani derler ya "Dibe vurmadan özgür olamazsın.", işte Doppler bu sözün hakkını veriyor sanırım. 

Yine kitaptan alıntılar ile bitireceğim yazımı:

"Çünkü insan hep olduğu yerdedir ve saniyeler tik tak geçer; insan başkası olacaksa çok büyük fedakârlıklar ve değişimler gereklidir."

"Başka insanların iyi nitelikleri Doppler'in bildiği en korkunç şeydi. Bunların karşısına neyle dikilebilirsiniz ki? Hiçbir şeyle. Bazıları bizden daha iyi işte ve bununla yaşamayı öğrenmek zorundayız."

"Doppler yargılamak istemiyordu çünkü herkesin günü gelince kaltak olduğunu içten içe biliyordu. Yani insanlığın nesilden nesile geçen kalıtımsal bir tür özelliği bu. Bütün kalıtımsal malzemede bir kaltaklık geni var."

"- bu aslında on dördüncü yüzyılda Ockhamlı William'ın ileri sürdüğü bir ilkedir: Bir olgu ya da bir olayın birkaç makul açıklaması varsa, en basit açıklama doğruya en yatkın olandır."

"Hayat zaten kocaman bir olağanüstü durumdan ibaret, diye düşündü Doppler; bir yanda sessizlik, diğer yanda hiçlik, ortada ise yaşam."

"Burada mısın? Doppler kesinlikle burada değildi. Nerede olduğundan bihaberdi gerçi ama en azından burada olmadığını biliyordu. Buranın dışında her yerdeydi."

"Sistem şu şekilde işliyordu: Tüketmek için beklemeyelim diye bankalar borç vermek için sıraya girmişlerdi. Tüketim genç yaşlarda başlıyor ve asla sonu gelmiyordu. İnsanlar, borç almak için ödedikleri ekstra kronları memnuniyetle çıkarıp veriyorlardı çünkü öbür türlüsü dışlanmak anlamına geliyordu, bu da istenmiyordu, tatsızdı, hatta ve hatta tehlikeliydi."

"Pek çok kere, hiç konuşmamak en iyisi diye düşündü. Konuşmak, önemi fazlaca abartılmış bir meziyet. İstemiyorsan konuşmazsın."

"Mesela insan dünyadaki yerinden emin değilse, kaybolmuşsa, yaşamın ve toplumun yapılarına akıl erdiremiyorsa bir yasa konulmalı. yalan söylemek serbest olmalı mesela. yaşamın anlamı yitirildiğinde, acil yalan yasası."

...

"Her şeyin bir zamanı varmış. Ormana kaçma zamanı ve geri dönme zamanı. Gerçeğin zamanı ve yalanın zamanı. Yalan kıymeti bilinmemiş bir kaynak."

...

"İnsan yalanın ayrıntılarını iyice bir gözden geçirdiğinde, yalan söylemek hiç zor değil. Bize yalanın aptalca ve tehlikeli olduğu, kesinlikle doğru bir şey olmadığı öğretiliyor. Ancak yalan bir dizi sorunu halledebilir."

...

"Tuzağa balıklama atlamıştı. Sazan gibi. Boşluk ve eşya biriktirmişti. Daha okulun ilk gününden başarılı olmuştu, ulusun vefakâr bir hizmetçisi olabilmek için hedefini belirlemiş, eğitimini almıştı. Çocuk yapacağı akıllı bir kadın bulmuş, cazip bir bölgede ev sahibi olup çocuklarına da aynı yaşam biçimini aşılayarak iyice bokunu çıkartmıştı. Ulusun hedefi ne pahasına olursa olsun büyümedir. Bu, ortak çıkarları tehdit eder mi acaba, diye sormaktır."

...

Seri için son sözü söylemem gerekirse; ilk kitapta kendimle özdeşleştirdiğim Doppler, ikinci kitapta kendini de beni de kaybetti diye düşünürken üçüncü kitapta daha ne gördün ki, sen bir de şimdi olacaklara bak dedi sanki yazar bana. Oradan oraya savrularak kitabın sonuna geldiğimde Doppler, hikayenin başladığı yere, ormana geri döndü. Çok ilginç ve çarpıcı bir yolculuktu Doppler'le oradan oraya savrulmak. 3 kitapta da hayran kaldığım vurucu kısımlar vardı, sırf o kısımlar için bile yine olsa yine okurum diyebilirim ama siz de mutlaka okuyun diyemem. 

Gelsin yeni kitaplar, yeni maceralar!

 

12 yorum:

  1. Seni ne kadar iyi anladığımı söylesem:) Kuzey ilginç bir coğrafya. Yaşam biçimleri ve kültürleri de ki bu kitaplardaki gibi sanki stand-up bir yaşam... Benim yaşamayacağım ama ilginç bulduğum, bu anlamda sevdiğim ve onlara dair ne varsa üzerine atladığım bir coğrafya. Uzun geceler, az güneş, karanlık bir fonda bir yönüyle kapalı ve dünyanın başka yerlerinden farklı "masalsı" bir hayat sanki.:) Şuraya bıraktığım linkin alt kısmında bir film afişi var. Ara başlığı Gişenin önündeyim. O filmi izlemediysen izlemeni öneririm. Sıkıcı gelebilir ama ilginçtir. Oralardaki yaşamı ve hayat akışını anlamak noktasında hoştur. Kadının Fendi'ni bitirdikten sonra filme baktım ama bıraktım. Türkçe seslendirmeydi, ve dedim kitaptan aldığım tat ve yarattığım dünya öylece kalsın, kitabı okumamış olsam izlerdim ama:)

    https://laparagas.blogspot.com/2020/03/olay-yeri-inceleme-dondurma-ve.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk kitabı okuduğumda epeyce heyecanlanmıştım sevgili Buraneros. Bir şeyler olacaktı, güzel şeyler. Evet bir şeyler oldu ama pek de umduğum gibi gitmedi işler. Doppler'in ayakları yere basacak, kaçışı anlam kazanacak, hayatın içinde kendini kaybeden Doppler ormanın derinliklerinde kendini bulacak ve eğer ormandan çıkarsa çok daha güçlü olacak diye düşünmüştüm nedense. Doppler ne yaparsa yapsın eninde sonunda birilerine, bir şeylere ayak uydurmak zorunda kaldı. Kendi isteklerinin peşinden gidemedi. Neden öyle olduğunu da pek anlayamadım açıkçası. Hikayeyle ilgili bir sürü çelişki kaldı zihninde. İlk kitabın bitişine dönüp oradaki Doppler ile bambaşka bir yolculuğa çıkmak isterdim. Yine de günün sonunda oldukça ilginç bir serüvendi diyebilirim :)

      Sil
  2. okuycam bunu da, ilkini okuduydum, ikinci ve üçüncüyü de okuycam tabii, herhalde ilk kitap en etkileyici gibi gözüküyor yazdıklarına bakarak senin :) kuzey edebiyatı, kuzey polisiyesi, kuzey müziği, sineması, dizileri, hepsine hayranım :)

    YanıtlaSil
  3. no way out, trapped, deja vu, high crimes, taken, bu filmleri izle o zamansa, izlemediysen :)

    YanıtlaSil
  4. ilk kitabı okumuştum, ikinci ve üçüncüyü de okuycam, senin kitap yazılarından anladığım ama ilk kitap en etkileyici gibi :) kuzey edebiyatı, polisiyesi, müziği, sineması, dizileri, hepsine hayranım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk kitabu çok sevdim, devamında giderek azaldı Doppler'e karşı duyduğum sempati.

      Sil
  5. heeey, ağaç ev 119 yazıma gelecektin seeen amaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hımmm aklımdan çıkmış, bakayım. Yeni ağaç evi yazdım bu arada. 12den sonra yayınlarım.

      Sil
  6. Yalana bu kadar methiyeler düzenini görmedim. Gerçekten de tuhaf bir bakış açısı varmış yazarın:) Alıntılardan bazı görüşleri yadırgadığımı söyleyebilirim Mrs. Kedi. Sözgelimi "Başka insanların iyi nitelikleri Doppler'in bildiği en korkunç şeydi." Neden acaba?:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü o iyi niteliklerle yarışamayacağını biliyor Doppler, Mr. Kaplan. Eşi, şimdi başka biriyle birlikte ve adam gerçekten iyi. Onunla adil bir şekilde boy ölçüşemeyeceğinin farkında Doppler. Çirkefleşip iftirayla hakkından gelmeye çalışıyor adamın ama tabi yalancının mumu yatsıya dek zar zor dayanıyor. Alıntılar Doppler'in bakış açısından söylenen sözler ve tabi ki Doppler pek de mantıklı düşünemiyor artık.

      Sil

İkigai

İkigai, şu anda okuduğum kitabın adı. Kitabın alt başlığı "her güne mana ve neşe katmak".  Kısaca açıklamak için  Wikipedia 'y...