Çarşamba, Aralık 01, 2021

Volvo Kamyonlar

Volvo Kamyonlar daha önce bahsettiğim Doppler'in devam kitabı. Ama ilginçtir ki 28. sayfaya kadar ortaya çıkmıyor Doppler. Hatta 28. sayfada da sadece şöyle bir adı geçiyor. 



Volvo Kamyonlar'da yazar bizi Maj Britt'in hikayesi ile karşılıyor. Kitabın Doppler'in devam kitabı olduğunu baştan bilerek almasam aynı yazarın elinden çıktığını düşünmezdim sanırım. Tamam yine Doppler'dekine benzer haylaz bir üslup var ama... Bu kez yazar, ara ara filmlerde de kullanılan 4. boyuta geçerek bizimle kitabın yazarı olarak konuşuyor ve yazdıkları hakkında fikirlerini bizimle paylaşıyor. Bu kitapta Doppler'in kafası ne kadar dumanlıysa yazarınki de o kadar dumanlı sanki :)) Belki de bilinçli olarak böyle bir üslup seçmiştir yazarımız. Emin olamadım. 

İlk kitapta her şeyi sadece Doppler'in ağzından dinliyorduk ama bu kez işler başka. Yazar neredeyse her sayfada sahneye çıkıyor, sazı eline alıp başlıyor: "Ben bunu yazan kişi olarak..." Yazar burada ne demek istemiş acaba diye düşünmemize hiç gerek kalmıyor çünkü yazar anında anlatıyor ne demek istediğini :)) Kitapta yazarın, yazar olarak söylediği bazı şeyler kitabı daha ilginç hâle getiriyor:

"Siz okurlar, yazarların kendi tecrübelerini kullanarak bir şeyler yazmalarına bayılırsınız. Metinde yazarın hayatına dokunan noktalar tek tek cımbızlanır, cilalanır ve metni anlamada kilit noktalara dönüşür. Olayın gerçekten yazarın tecrübesinden kaynaklanması bile gerekmez, okurun buna inanması yeterlidir. İkisi de aynı kapıya çıkar."

Yazar neredeyse iki sayfada bir, "şimdi siz şöyle dersiniz, bunu sorar, bunu mantıksız bulursunuz." gibi cümlelerden sonra kendince açıklamalar yapıp yazdıklarını savunuyor. Bu endişelerinde ciddi mi yoksa bizle kafa mı buluyor emin olamadım.

İlk kitaptaki Doppler ile bu kitaptaki Doppler farklı. İlk kitapta insanlardan kaçan ve doğaya sığınan Doppler, kafası çorba olmuş ne yaptığını bilmeyen, kim kolundan çekerse o yana giden, kaybolmuş birine dönüşüyor bu kitapta. Birinci kitabın sonunda ormanın çağrısını duyduğunu söyleyen Doppler yolda duyma ve düşünme yetisini kaybetmiş sanki. Hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur ki yazar bunu da tahmin etmiş ve 69.sayfada yazmış : "Doppler'in o dönemdeki dava adamı tavrı göz önüne alındığında, şimdi Varmland'da oturmuş esrar çekiyor olması, insanda hayal kırıklığı yaratıyordur tabii." Eleştirilerime rağmen kitapta birçok cümlenin altını çizdim ve ne kadar doğru diye düşündüm.  İlk kitapta Doppler'de kendimi görmüştüm ama bu kitapta yollarımız ayrıldı sanırım. 3. kitapta neler olacak bilmiyorum tabi. Belki yine kesişiriz bir noktada.

Kitapta hoşuma giden bazı cümleleri bırakayım buraya: 

Maj Britt ile ilgili alıntılar için parantej içine MB yazacağım.

"Ayrıca Tanrı'ya da kızgın. Ama onu toptan gözden çıkaramıyor. Onun için kapıyı hafif aralık bırakıyor. Konuşacak başka bir şey yok."

"Sistem, ona yardım eli uzatmak ya da onunla konuşmak yerine, onu mahkeme karşısına çıkarıp onurunu kırdı; onu anlayan ve anlamanın faydasını gördüğü tek şeyle bir arada olmaktan onu mahrum bıraktı." (MB)

"Yaşamın özünde haksızlık olduğundan, çarpıklıkların sonunun gelmeyeceğinden, evrenin yavaş yavaş genişlemesi gibi, çok önceden belirlenmiş bir tempoyla bu çarpıklıkların da her an büyüdüğünden, daha da çarpıklaştığından derin bir şüphe duymaktadır." (MB)

"Bazen tek bir kişinin bile sizi görmesi yeter. Tüm insanlar içinde tek bir kişi." (MB)

"İnsanın insana olan ihtiyacı dışında her şey hikâye." (MB)

"Mesele yaş değil, sınıf. Yaş hiçbir şey. Sınıf her şey. Mesele insanın nereden geldiği mayasının ne olduğu." (MB)

"Ben nasıl istiyorsam öyle görünüyorum. Bu bölgedeki diğer yaşlı kadınlar kadar demode ve içi geçmiş tarzda giyiniyorum. Arada kaynayıp gitmekten hoşlanıyorum. Herkes beni tanıdığını sanıyor, giyimimden dolayı. Bu da bana hareket özgürlüğü sağlıyor." (MB)

"Maj Britt ayakkabılarını çıkarıp meydandaki çınarın çevresindeki ıslak çimenlerde yavaş yavaş yürüyor. ... O pisliklerin bunu ondan alamayacaklarını biliyor. Muhabbet kuşlarını. evet. Ama güneş doğarken ıslak çimenlerde çıplak ayakla yürüme hakkım, asla." (MB)

"Çocuklar, senin çocukların değil; biz, yaşamın kendine duyduğu özlemiş sadece, senin aracılığınla dünyaya geldik ama senden gelmedik, seninle birlikte olsam da sana ait değilim, çünkü ruhum geleceğin evinde yaşıyor ve sen orayı ziyaret edemezsin, rüyalarında bile."

"Çok az insan ne halt karıştırdığını biliyor zaten, en azından ben gerçeği itiraf edebileceğim bir noktadayım. Evet, ne halt karıştırdığımı bilmiyorum ama bunun beni yıkmasına da izin vermeyeceğim. Bir gün gelecek bir şeyleri anlayacağım, o zaman belki eve dönerim."

"İnsanları sevmiyorum. Ama neyi sevdiğimi de bilmiyorum."

"Olmadığın biri gibi görünmeye çalışıyorsun. Bu da felaketin olacak. İnan bana. Buna defalarca şahit oldum. Kendinden kaçmaya çalışıyorsun. Ama olmaz. Bu imkansız. Her zaman kendine yetişirsin; bugün bunun gerçekleşmek üzere olduğunun işaretlerini görüyorum." 

...

"Ne istersen olabilir, ne istersen yapabilirsin."

"Ama ben hiçbir şey olmaya çalışıyorum. Hiçbir şey olmaya ve hiçbir şey yapmamaya çalışıyorum" diyor Doppler.

"Boş laf. Ne yaptığını bilmiyorsun."

...

"Bilinç sahip olduğumuz tek şey, der von Borring."

"Doppler'e göre, dünyada ne Tanrı ne de onun sözü gerçek anlamda mevcuttur, bırakın pek çok kişi buna inanıp Tanrı varmış, İncil'in ortaya çıkması onun işiymiş gibi yaşasın, ama Doppler bu Tanrı meselesini, çoğunlukla kendi başına düşünemeyen garibanların yapışıp kaldığı bir icat olarak görüyor, çünkü öbür türlü hayat onlara çok gaddar gelecektir." 

"Aşk her şeyi değiştirir. Karanlık düşünceler daha az karanlık olur, hatta bazen hepten ortadan kalkabilir."



UB40 - Red Red Wine


Bob Marley - Small Axe

"If you are a big big tree
We are a small axe
Ready to cut you down
To cut you down"


Şarkılar kitapta geçen parçalar ve sözleri de kitap karakterlerinin hallerine göndermeler içeriyor:

Update: 3.kitabı okumaya başladım ve üslup yine değişti. 2. kitaptaki dumanlı kafanın dumanı hafiften dağılmış, gerçeklere dönüş başlamış. Ama gerçekler Doppler'in beklediğinden farklı ve biraz da acı.

Yazarla ilgili şahsi fikrimi de yazmak istiyorum. Tamamen okuduklarımdan yola çıkıyorum. Bence yazar mevcut hayatından kaçmak, bir süre her şeye boş verip dağıtmak istiyor ama yapamadığı için tüm bunları Doppler'e yaptırıyor. Doppler ilk kitapta kendi hayatından kaçıp yeni kurduğu düzende mutlu olunca yazar kendisi mutsuz olmuş bence. Bu yüzden 2. kitapta Doppler'i kötü hallere düşürüyor ki evine dönsün, doğru olanın evinde olmak olduğunu anlasın. Böylece yazar kendi de hayatından kaçmanın iyi bir fikir olmadığını kendini ikna edebilsin. Bu fikrim 2. kitabın son sayfasında yazar kendi hayatını anlattığı anlarda daha da perçinlendi ama tabi tüm bunlar benim kafamda oluşan bir hikaye olabilir sadece. Yazarın da dediği gibi biz okuyucular kitapta yazarın kendi hayatıyla ilgili kırıntılar bulmaya meyilliyiz hatta fazla hevesliyiz :))))

Bakalım 3. kitapta neler olacak :)

14 yorum:

  1. Yazı blogroluma düştüğü andan beri meraktan ölüyorum. Anca fırsat yaratabildim ve bu iyi oldu aslında. Tüm işleri halletmiş bir keyifle seni okumak... Gülümseyerek okdudum, şaşırmadım, bayıldım üslubuna ve detaylarına. Akşamın için ne büyük keyif bu:) Bekleyelim üçüncü kitaba şimdi!:) Bu arada bir kaç kuvvetli kitabın ardından bir ara sıcak olarak yazarın 24 yaşında yazdığı ilk kitabı Kadının Fendi var elimde ki filmi de yapılmış. Çok eğlenceli olduğunu ve iki kişi üzerinden gittiğini ve bir yolculağa kulak kabartmanın tadını hissettirdiğini söyleyebilirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın ilk sayfasında yazar tanıtımında görmüştüm bahsettiğin kitabı :) O andan beri merak ediyorum. Filmi mi izlesem kitabı mı okusam diye düşünmekteyim, henüz karar veremedim :D

      Sil
    2. "Tüm işleri halletmiş bir keyifle..." demişsin ya orda çok kıskandım çünkü ben bugün blog okumaktan başka hiçbir şey yapmadım ve şimdi yapılacak bir sürü işle başbaşayım :(

      Sil
    3. Kitap hap gibi bence önce onu oku. Filme baktım merak edip ama hemen bırakıp kitaba döndüm, bitince izlerim belki, baştan kendi imgelem dünyamı yıkmak istemedim!:) Kolay gelsin sana o halde:(

      Sil
  2. Yazdıklarınızdan ve alıntılardan anladığım kadarıyla Doppler'in kafası hayli karışık bu kitapta Mrs. Kedi:) Bu kitabın adını veren Volvo kamyonlarla ilişkisini kuramadım. Red Red Wine ve Bob Marley sevdiklerimden:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız Mr. Kaplan :) Kitabın açılışında bizi karşılayan Maj Britt'in eşi, uzun yol için sürücüye konfor sunan Volvo Kamyonlar'ın fikir babasıymış ama ama bu fikri için hak ettiği takdiri hiç görememiş üstlerinden. Yazarın kitap ismi olarak o kamyonları seçmesininin bundan öte bir sebebi var mı bilemiyorum :)

      Sil
  3. Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil'le başlayan paragraf Halil Cibran'dan arak sanki ya :( Hayır aklın yolu bir denmeyecek kadar da halk şairidir Cibran..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O cümleleri Doppler'in oğlu söylüyor babasına ve Doppler de ona "Sen Maj Britt'in kitaplarını mı okudun yoksa?" diyor. Yani yazar da kabul ediyor bir manada arakladığını ama kaynak göstermiyor canım Ceren'im :D

      Sil
  4. "Bizimle kafa mı buluyor" kısmına görünen bir tepki verdim, komik buldum. Kitabın en azından kapağını görebilmemiz onu görünce tanıyabilmemiz adına güzel olurdu. Umuyorum karşıma çıkınca, "Evet, bu benim merak ettiğim kitaplardandı." demeyi de unutmam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapak fotoğrafı konusunda haklısınız. Üşenip eklememiştim ama az önce ekledim. Katkınız için çok teşekkürler :)

      Sil
  5. okurum tabii, ilk kitaptan farklı olsa da bu konu da çok ilginçmiş :) hımms, romanlarda yazarların hayatları olmadığını düşünürüm ben, kurgu olduğunu düşünürüm, ama belki vardır sahiden de kendi hayatından yola çıkıp yazan da :) ağaç ev pazartesi sende pekuuuu :)

    YanıtlaSil
  6. "İnsanın insana olan ihtiyacı dışında her şey hikâye." şu alıntıya bayıldım. İlk kitap yorumundan sonra okusam demiştim. Şimdi vazgeçtim, sürekli kendini açıklayan yazar istemiyorum. Ben kendim kendi kafamda kurmak istiyorum belki ne demeye çalışmış diye. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok, okuma bence de :) İlk kitap iyiydi, orda dursaydım keşke dedim ben okurken hep. İlk kitaptaki Doppler umut vaat ediyordu bana sonrası tam bir umutsuzluk denizi oldu. Sistemin dışına çıkıp rezil rüsva olmadan huzur bulamazsın demeye getirmiş yazar işi sanki. Ya da ben öyle anladım bilemiyorum.

      Sil

Son Günler

Salı günü yine Trabzon'daydık. HPV ve Smear sonuçlarım negatif yani temiz çıkmış. Bu güzel haber :) Ama - olmasa şaşarım - yaralar var...