Cuma, Mayıs 22, 2020

İçtiğim şaraptı hayalin...

En büyük "iyi ki"lerimden biri yazmak!

Yazamasam... Düşünmesi bile kötü!

Yazdıkça ben oluyorum, yazdıkça beni buluyorum. "Düşünüyorum öyleyse varım." yeterli değil benim için sanırım. Yazıyorum öyleyse varım!

Taslaklara bakıyorum ara ara, bazen dönüp eski yazılarımı okuyorum. Eski yazılardan yeni yerlere varıyorum. Dönüp dolaşıp kendime çıkıyor yollar. Seviyorum.

Bugün hava yağmurlu. Bazı şarkıları defalarca dinlemeyi çok seviyorum böyle günlerde. Belki de yapmamalıyım, hatta kesinlikle yapmamalıyım :D Ama n'apayım sevince tüketene dek duramıyorum. Bugün şanslıyım, Haluk Levent çıktı karşıma. Onu tüketmek ne mümkün! Namümkün!




Bu arada Haluk Levent, Youtube üzerinden bir talk show yapmaya başladı. İlk 2 bölümü aşağıya bırakıyorum. Çok samimi, nasıl görünüyorsa öyle bir adam Haluk Levent. Programdaki samimiyeti de ekrandan taşıp evimize gelmiş hissi veriyor. Hazır şarkılarını seviyorken, tüm samimiyetiyle yaptığı programı da izlemek çok keyifli geldi bana :)





Bugün de böyle işte :)

8 yorum:

  1. Adam onca işinin gücünün arasında talk show yapmaya da başladı. İnsanlığı, cesareti, becerisi takdire şayan. Doksanlı yıllarda, gençken, hep takıldığımız müzikli bir yerde rastlamıştık kendisine. Birkaç kişi yan masada oturuyorlardı. Bizim keyifli hallerimize dayanamadı sohbete geldi, çıktı şarkı söyledi, bizimle dans etti:) Öyle hatırlarım kendisini. Demek ki hep samimiydi. Bozulmadan, hatta üstüne koya koya ilerlemesi müthiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel tanışıp konuşmuş, canlı canlı dinlemişsiniz :) Şanslıymışsınız :)

      Sil
  2. Doğru diyorsun, yazmak gibisi yok. Aynen katılıyorum. Haluk Levent düzgün adamdır. Düşüncelerini beğenir ve takdir ederim. Ancak beni ondan uzaklaştıran bir şey var ne olduğunu çözemediğim. Aynı şey Erol Evgin için de geçerli mesela! Yorumu yazarken şarkı ve şovlarını özellikle izlemedim. İzledikten sonra fikrim değişirse tekrar bunu belirtirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sanırım anladım sizdeki o uzaklaşma hissini. Ben de bazı sanatçılara karşı o hisse kapılıyorum. Bu da biraz elektrik meselesi. Bir şeyler tutmayınca tam olmuyor. Ama en azından Zifiri şarkısını bir dinleyin bu seferlik :)

      Sil
    2. Şarkıyı da dinledim, şimdiye kadar talk show'larını da. Ne bileyim, kendisine ve sevenlerine saygısızlık olmasına ama bir şeyleri eksik buluyorum. Sanki bir yapmacıklık, sunilik buluyorum. Biraz zorlama belki. Yırtınıyor, çabalıyor bir şeyler yapmak için ama bir yere kadar. Üzgünüm:) Sizin benzer hisse kapıldığınız sanatçı kim merak ettim:) Bir ihtimal, ondan hoşlanabiliyor olabilirim:)

      Sil
    3. Teoman ve Okan Bayülgen. Oldum olası ısınamadım ikisine de. Bir yapaylık, umursamaz bir ukalalık. Zevkler ve renkler tartışılmaz denir ya bazen, bu konuda öyle işte :) Hisler de tartışılmaz, içimizden nasıl geliyorsa öyledirler. Sevince severiz, sevmeyince zorla güzellik olmaz zaten :)

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Tahmin ettim, Teoman diyeceğinizi:) Ama ben severim onu. Okan Bayülgen konusunda hemfikiriz. Bir de "Amca" yani İlhan Şeşen'i severim:))

      Sil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...