Cumartesi, Mayıs 02, 2020

Mayıs Günlükleri - "Ben olmak" ve Biraz Müzik

Güne Mr. Kaplan'ın Dünya Jazz Günü yazıma yaptığı yorumla ve dolayısıyla "Hasta Siempre" ile başladım. Arkasından Concha Buika ve Yasmin Levy geldi ki değmeyin keyfime :) Hemen paylaşmak istedim.






İspanyolca üniversitede tanıştığım ve çok sevdiğim bir dil. Bugünlerde yine çalışıyorum. Udemy'den ücretsiz online eğitim aldım. Başlangıç seviyesi, basit bir kurs ama bilgilerimiz tazelemem için iyi oldu. Bitince üst seviye kurslarla devam etmeyi düşünüyorum. Başlangıç kursunun linkini buraya bırakayım. Diğer yazılarımda da bahsetmiştim ücretsiz olan bir sürü kurs var Udemy'de, mutlaka bakmalısınız :)

Gelelim başlık konumuz olan "Ben olmak" sorunsalımıza. "Sorunsal" dedim çünkü aslında bu bir sorun değil ama bunu yapamamak işleri sorunlu hale getiriyor :) Aklımdan geçenleri şöyle bir yazıya dökersem:

"Ben olmak" ❌ Her şey

İnsanın en büyük yanılgısı "ben" olmadan her şey olmaya çalışmak bence. Bugüne kadar sorun yaşadığınız herkesi düşünün; ya kim olduğunun, niteliklerinin farkında değildir, daha "ben" olamadan bir ünvana sahip olmuş egosuna yenilmiştir ya da bir türlü kendini gerçekleştirip "ben" olamadığından komplekslerinin altında ezildiğini saklamak için üste çıkmaya çalışıyordur. Ya da o sorunu yaşarken siz / biz / ben henüz kendimiz olamamışızdır da acısını sağdan soldan çıkarmaya çalışıyoruzdur. Demem o ki, hepimizin asıl derdi "ben olmak". Hayalimizdeki "ben" olduğumuzda, benliğimiz tamamlandığında "anne", "baba", "eş", "evlat", "arkadaş", "patron", "işçi" gibi tüm ünvanlarımızı taşımak çok daha kolaydır. Çünkü biliriz ki onlar sadece birer ünvandır ve tek başlarına bizi tanımlamazlar. Bir ceket gibi üzerimize giydiğimiz şeylerdir tüm o ünvanlar. İçinde ise "ben" vardır. Şimdi içinde "ben" olmayan boş ceketler düşünelim. İşe yarar mı? İşin özü "Ben olmak" önemli, çok önemli. Elzem!

Yazıyı The Gypsy Queens'ten neşeli bir şarkı ile bitirmek geldi içimden :D


7 yorum:

  1. Ne yazayım şimdi ben Mrs. Kedi? Bir duygu seli aldı başını gidiyor. Şu Hasta Siempre'nin beni ne kadar etkilediğini anlatamam size. Defalarca dinliyorum. Nathalie Cardone bu şarkıyı en güzel söyleyen bir sanatçı ve klibi de muhteşem. Gözlerimin alt çukurunda biriken yaşları zor tutuyorum, derinden bir sızı duymama sebep oluyor bu. Sözlerine takılıyorum şarkının, Deniz'i koyuyorum onun yerine. Deniz derken ona bakan Ev düşüyor aklıma. Yazılarını okumuyorum sanmasın. Çok derin, çok güçlü ve güzel yazıyor. Onun yazılarına yorum yazmak kolay değil. Kendimi yetersiz görüyorum çoğu zaman. Tekrar dönerim nasıl olsa diyorum. Daha sonra döndüğümde yine harika bir yazısı karşılıyor beni. Bugünümü yalnız onun yazılarını bir kez daha okuduktan sonra yorumlamaya (eğer yapabilirsem) ayırmıştım. Yine bırakıp gitmiş, hem de yazılarını da almış yanına. O da sizin gibi kalbi temiz, duygusal bir insan. Umarım kendini bir an önce toparlar.
    Evet, arkasından Buika'ya yer vermişsiniz. Sesine ve yorumuna hayran olduğum diğer bir sanatçı. İspanyolca harika bir dil. Bu sevgi ve aşk dolu şarkılara çok güzel uyum sağlıyor. Ve arkasından Yasemin Levy'nin yanık ve buğulu sesi. Onu ilk Firuze'yi söylediğinde tanımıştım. Son olarak Toto Cotugno'nun şarkısı The Gypsy Queens"den "L'Italiano" eğlenceli ve İtalyayı İtalyancayı sevdiren harika bir müzik...
    Yaklaşık iki saattir buradayım (arada yaza hazırlık için halıları kıvırıp katlama zamanım dahil).

    Yazımın sonuna geldim ama henüz konuya giremedim:) Başlık konusundan bahsediyorum. Doğrusu konuyu o kadar güzel ortaya koymuşsunuz ki ekleyeceğim fazla bir şey de kalmamış.Evet, haklısınız "Ben olmak, elzem!" ama "Olamamak hayatın bir gerçeği". Kendinize iyi bakın:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz Mr. Kaplan :) Ben de Denize Bakan Ev'in yazılarına hayran kalıyorum ve çoğu zaman altına ne yazsam çok sığ, çok yavan, hatta his bakımından onun yazdıklarının yanında o kadar yetersiz olacak ki yapmacık kalacak yazdıklarım diye düşünerek yorum yazamıyorum. Ama dönüp defalarca kez okuyorum. Hatta burada itiraf edeyim yazılarını alıp gider diye ekran görüntüsü almışlığım bile var yazılarından :)

      Şarkılar bambaşka diyarlara sürüklüyor bizi. "Ben olma"nın peşinde koşarken yoldaş oluyorlar ama tam da dediğiniz gibi "olamamak hayatın bir gerçeği" :)

      Çevirinizi merakla takip ediyorum. Yine yazın, hep yazın. Kendinize iyi bakın :)

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim, sizler de benim için çok değerlisiniz (size email yazdım boş zamanınızda bir ara bakarsanız..)
      DBE'yi kapatmaya karar verdim çünkü bu dönemde sizlere de bana da ağırlık veriyordu. Tamamen kendim gibi yazmayı başarabilirsem yeniden açacağım ama şu an bu DBE ile mümkün değil..
      Sizleri diğer hesabımla takip ediyorum ama hesabım blogger değil de google hesabına ait bilgileri verdiği için (ismim ve gerçek fotoğrafım var çünkü o şekilde, gerçek kimlikle çalıştığım hesabım o) "takipçi" listesinde görünmeden (gizli takipçi) olarak takip etmek durumunda kalıyorum. Bu sorunu çözebilirsem hemen düzelteceğim.. Bu nedenle "beni takipten çıkardın" diye bana gönül koymanızı istemem, DBE olarak takip ettiğim herkesi hala takip ediyorum yani...
      Kusura bakmayın ne olur.. Çok sevgiler..

      Sil
  2. Seçkiler çok güzelmiş, önce onları dinledim. Teşekkürler.
    Şu linke gece bir bakayım. Korona günlerine mahsus sanırım:) İspanyolcaya ilgisi olan biri o harika danslarını da azıcık biliyordur bence.
    Ben olmak konusunda sayfalarca kitap yazılabilir. Konyla ilgili çile çekmek deyiminin nereden geldiği, çile odalarında gün sayıp öz benliğine kavuşan dervişler gelir aklıma. ''Ben'' olmak elzemdir sahiden;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korona günleri haricinde de sitede ücretsiz birçok eğitim oluyor. Fırsat buldukça bakmak lazım :)

      Sil
  3. Yasmin Levy, Buika çok severim. uzun süredir unutmuştum dinledim çok iyi geldi :)

    YanıtlaSil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...