Yüz yüze konuşma imkanım olsa bile yazarak "konuşma"yı tercih ettiğim çoktur. Mesaj yazarım, mail atarım, mektup yazarım sevdiklerime. Sadece sevgilime değil, dostlarıma da yazarım.
Üniversitede 3 yakın arkadaştık. Aramız bozulunca hemen birer mektup yazıp gizlice yataklarımızın üstüne bırakırdık (aynı yurtta kalıyorduk.). Evrim'le o askerdeyken birbirimize minik defterlere mektuplar yazmıştık. Önce ben yarısına kadar yazıyor sonra ona gönderiyordum defteri. 2 defter doldurduk böyle. Hâlâ yazışırız ara ara. Ama benim mektupların muhteviyatı yıllar içinde aşktan isyana dönüştü :p
Zamanında şiirli mektuplar almışlığım var. Yazmışlığım da var :D Şiirleri kendim yazardım, kişiye özel :) Mesela şu şiiri üniversite hayatımı çekilir kılan can arkadaşlarımdan Volkan için yazmıştım. Şiiri okuyan iki arkadaşım heveslenince onlara da yazmıştım ama mektuplar onlarda olduğu için şiirler elimde değil.
Oldum olası bazı şeyleri yazarak ifade etmenin daha kolay olduğunu düşünüyorum. Bir kere sözüm bölünmeden anlatmak istediğim her şeyi bir kerede anlatabiliyorum. Yanlış anlaşılabilecek şeylerin üzerini çizip tekrar yazabiliyorum. Daha bir konu bitmeden karşıdakinin aklına gelenleri söylemesi ile kafam allak bullak olmuyor yazarken. Dejavantajları da var tabi ki yazmanın. Mimik, jest, tonlama gibi anlamı pekiştiren şeyler olmayınca bazen yanlış anlaşılmalar olabiliyor yazılı iletişimde. Ama bunu önlemek de yine bizim elimizde.
Yazmayı sevmemin sebepleri yazmakla bitmez :D Söz uçar, yazı kalır denilir ya yazılanlara dönüp bakılınca hatırlanır her detay yeniden. Ah defterin bir köşesine yazılmış iki dizelik şarkı sözü neler eder insana bazen...
"İzmir'de bir gün batımı
Ne hoş olur salınarak"
- Sarılarak'tır o, sarılarak :)
İster salınarak, ister sarılarak orası size kalmış :)
Bu aralar yazmak kadar sevdiğim başka bir şey daha var: Video yollayarak sohbet etmek! Nerde ne zaman müsaitsen orda videoyu çekip yolluyorsun, karşı taraf da nerde, ne zaman müsaitse o zaman izliyor :) Kimse kimsenin sözünü bölmüyor, düşünce akışını engellemiyor. Bir nevi görüntülü mektup gibi :)
Mektuplaşmak için illa uzakta olmak gerekli değil bence. Anlatmak isteyip de anlatamadıklarımız için biçilmiş kaftan mektuplaşmak. Karşılıklı konuşmak da güzel ama yarım kalan cümleler/konular, daldan dala atlayıp unutulan mevzular kaçınılmaz.
Yine çok yazdım :)))) N'apayım? Çok seviyorum yazmayı :)
Birine bir şarkı göndermek bile bir iletişim, tıpkı sizin yazılarınızın en sonunda yaptığınız gibi :) Yazmak çok güzel evet, mimiklerinizi yansıtamasanız da benim de en sevdiğim iletişim türüdür.
YanıtlaSilYazdıkça yazası geliyor insanın ama ah bir de zaman yetse :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilPardon ufak bir cümle düşüklüğü olmuştu ;) sildim. Şunu yazmak istemiştim:
SilBen de konuşamayan ama yazan biriyim, hatta yıllarca kendimi bak iyi yazarların hiçbiri konuşamıyor, hatta yazdıklarını dahi okuyamıyorlar diye avutup durdum ama sanırım sorunum şuydu: düşünmeden konuşmak. Yani ağzımdan çıktıktan sonra düşünmek.. Ama yazıda zorunluluktan o düşünme azıcık uzuyor ya, ondan daha iyi ifade ediyorum sanki.. Düşünmeyi öğrenmek lazım...
Peşin peşin yazmak en iyisi bizim için galiba :) yoksa ağzımızdan çıkanı toplamak için ne yazsak olmuyor bazen :D
SilMektup yazmayı çok severim, bazen mutlu olduğumda ya da bir şeye canım sıkıldığında bir sürü gönderilmemiş mektup yazarım. Her birinin de sahibi var aslında onlar bilmese de.. :)
YanıtlaSil"bazen ona bir şeyler yazarsın,
Silyazar silersin...
yazar silersin...
o hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun"
Murathan Mungan yazmış, pek de güzel yazmış :)
Mektupların sahipleri hiç bilmeyecek bile olsa, yazılır yine de bazı mektuplar.
az önce yazdım ben bir mektup daha. iyi ki yazabiliyoruz da nefes alabiliyoruz. şu kısır döngü hayatlarımızdan çıkmamızın tek yolu yazmak belki de.
YanıtlaSilhoş anlatmışsıın :) blogçular arasında mektuplaşanlar var, mektup ve kartpostal sevenler, aralarında bunları yapanlar. yurtdışı ile yazışan kartlaşan da çok :)
YanıtlaSil